Silikoz (silikozis) nedir? Silikozis kuvars şeklinde kristal yapıya sahip silika tozlarının bir süre solunması sonucu akciğerlerde kalıcı ve ilerleyebilen hasara yol açan bir meslek hastalığıdır.
Silikoz hangi işte çalışanlarda görülür? Kazma, delme, tünel açma işlemleri; taş ocakları ve madenler (kömür, altın, kalay, demir, bakır, nikel, gümüş, granit, tungsten, uranyum, v.b.) silikoz açısından riskli iş kollarıdır. Silikanın kullanıldığı ve silikoz gelişme riski olan diğer bazı iş kolları: Gemi yapımında çeliğin boyaya hazırlanması; mücevher kesme, işleme, cilalama işlemleri; kurşun kalem yapımı; cam, kristal, tuğla imalatı; seramik, porselen ve çini yapımı; dökümhanelerde döküm kalıptan çıkarıldıktan sonra temizleme, perdahlama, çapak giderme, cilalama işlemleri; diş protezi yapımı ve kot taşlama veya taşlanmış kot imalatı olarak da bilinen kot kumlamacılığı.
Her iş kolunda silikoz görülme riski aynı mıdır? Her iş kolunda silikoz görülme riski aynı değildir. Örneğin kuvars şeklinde kristal yapıda silika kullanılarak kumlama yapılan işler daha risklidir. Hastalık riskini artıran diğer faktörler: Maruziyetin çok yoğun olması, maruziyet süresinin fazla olması, kapalı, havalandırma koşullarının kötü olduğu bir ortamda çalışma ve maruziyet yaşının küçük olmasıdır.
Kumlama nedir hangi iş kollarında kumlama yapılır? Kumlama işlemi yüzey temizleme aşındırıcısı olarak metalden bronza, kayısı çekirdeğinden seramiğe, plastikten kimyasallara kadar geniş bir yelpazede kullanılan farklı şekil, büyüklükteki ve muhteviyattaki aşındırıcılar uygulama alanları açısından neredeyse sınır tanımamaktadır. Çok yoğun olarak başlangıçta sadece metallerin yüzey temizliğinde kullanılan aşındırıcılar günümüzde baş döndüren hızla gelişen kullanım alanları ile neredeyse artık bütün etrafımızı çepeçevre kuşatmış durumdadır. Fabrikalarda üretilen araçlarımızın motor bloklarından tutun da rot, rotil, şasiden kapı kollarına kadar hemen hemen tüm üretim aşamalarında, savunma ve uzay sanayi ile bütün imalat endüstrisinde, inşaat alanında, evimizdeki çelik tencereden, sofralarımızdaki kaşık bıçaklarımıza, yürüdüğümüz parke taşları ve binamızdaki mermerlerin yüzeylerindeki eskitme desenlemerinden, duvar yazılarının temizlenmesine, tarihi eşyalarımızdan dekoratif camlarımıza, giydiğimiz kıyafetlere, hatta cep telefon yada diğer elektronik eşyalarımızın plastik aksamlarında kumlama işlemi uygulanmaktadır.
Hastalık ne zaman ortaya çıkar? Hastalığın solunum sistemini bozup klinik belirtileri ortaya çıkarması 20 - 30 yıl gibi uzun bir çalışma süresini gerektirmektedir. Fakat bu tozlara yoğun bir biçimde maruz kalan işçilerde hastalığın ortaya çıkması için 10 yıl bazı durumlarda 10 yıldan çok daha kısa süre yetmektedir. Örneğin kapalı ortamda yoğun maruziyetin söz konusu olduğu kot kumlamacılığı sektöründe 2-3 yıl gibi kısa sürede, hatta aylar içerisinde hastalık görülebilmektedir. Maruziyet yaşının küçük olması da hastalık gelişimini hızlandıran bir diğer etkendir. Hastalık bir süre sinsi seyredebildiği için şikayetler ortaya çıkmadan önce kontrol filmleri çekilmez ise tanıda gecikme yaşanabilir. Yine bu nedenle hastalık bazen riskli iş ortamında çalışanlarda işten ayrıldıktan bir süre sonra da ortaya çıkabilmektedir.
Hastalıktan korunmak için ne yapmalı? Silikozisle mücadelede korunma halen temel yaklaşımdır. Maruziyeti azaltma teknikleri arasında; ileri havalandırma ve lokal vakum teknikleri, işlemin tamamen kapalı sistemler içerisinde sürdürülmesi, ıslak temizleme teknikleri, kişisel korunma (uygun maske seçimi) ve mümkünse silikadan daha az tehlikeli maddelerin kullanımı yer almaktadır. İşçi ve işverenlerin silika tozu maruziyetinin tehlikeleri hakkında eğitilmeleri de gerekir. Ancak en iyi şartlarda bile hastalık ortaya çıkabileceğini unutmamak gerekir. Bu nedenle Avrupa ülkelerinde silika kullanımı tamamen yasaklanmıştır.
Hastalık olup olmadığını anlamak için ne yapmalı? Hastalığın erken dönemde belirlenmesi ağır akciğer hasarı oluşmadan tedbir alınması açısından önem taşımaktadır. Erken tanı için belli aralıklarla tarama amaçlı akciğer filmi çekilmesi ve bu konuda deneyimli kişiler tarafından değerlendirilmesi gerekir.
Silikoz hastalığının tedavisi mümkün mü? Hastalığın kanıtlanmış kesin bir tedavisi yoktur. Hastalık belirlenen kişide yapılması gereken şey yine maruziyetin bir an önce sonlandırılmasıdır. Çünkü maruziyet devam ederse hastalığın ilerlemesi hızlanacaktır. Hastalık ne kadar erken tespit edilip maruziyet erkenden sonlandırılırsa hastalığın ağır formlarının gelişimi de o ölçüde önlenmiş olur. Silikoz hastalarında hastalığın ileri dönemlerinde solunum yetmezliği geliştiğinde sürekli oksijen tedavisi gerekebilir. Akciğer nakli bir diğer seçenektir.
Şu anda ülkemizde silikoz hastalığı ne konumda? Silikoz aynı zamanda bir ülkenin gelişmişlik göstergesi olarak kabul edilebilir. Gelişmiş ülkelerde gerek çalışma koşullarının iyileştirilmesi gerek riskli iş kollarının tamamen bırakılması nedeniyle hastalıktan korunmada önemli mesafeler alınmıştır. Ülkemizde silikoz, en fazla –çalışan işçi sayısının da fazla olması nedeniyle- maden işçilerinde görülmektedir. Son yıllarda ise diş protezi imalatı, kot kumlamacılığı, elektrik kablo imalatı ve teflon imalatı gibi farklı sektörlerde karşımıza çıkmaktadır. Ancak yine işçi sayısı ve maruziyet koşulları göz önüne alındığında en ciddi problemin kot kumlamacılığı sektörü olduğu görülmektedir. Sadece bu sektörde geçtiğimiz üç yıl içerisinde tanı konulan olgu sayısı 500’ün üzerinde olup, 2-3 yıl gibi kısa sürede ölümle sonuçlanan olgular görülmektedir.
Hastalığın ülkemizde sorun olmaktan çıkması için neler yapılabilir? Sorunun kısa vadede çözümü ekonomik nedenlerden dolayı zor görünüyor. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü, işsizlik oranının yüksek olması, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda işverenlerin duyarsız olması, yetkili kurumların aktif olarak çalışmaması sorunun çözümünü güçleştirmektedir. Dolayısıyla yapılması gerekenler şöyle özetlenebilir: