14 SORUDA TÜBERKÜLOZ (VEREM) HASTALIĞI
Tüberküloz (verem) kimlerde görülür? Nasıl bulaşır? Belirtileri nelerdir? Nasıl tedavi edilir? Hastalıktan korunmak için neler yapılmalıdır? TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu, tüm bu soruları ve daha fazlasını nefesalalim.com okurları için yanıtladı.
Tüberküloz (verem) hastalığına ilişkin bilinmesi gereken en önemli konuları Türkiye Solunum Araştırmaları (TÜSAD) Tüberküloz Çalışma Grubu sıraladı. Bu yıl 1 Ocak – 7 Ocak tarihleri arasına denk gelen Verem Eğitimi ve Farkındalık Haftası nedeniyle bir basın açıklaması yapan Türkiye Solunum Araştırmaları (TÜSAD) Çalışma Grubu, tanı konulması ve tedavinin tamamlanmasına dikkat çekti. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, 2021 yılında tüm dünyada toplam 10,6 milyon yeni tüberküloz hastası bulunduğu ve 1,6 milyon insanında verem hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiği belirten Çalışma Grubu, verem hastalığına ilişkin önemli bilgileri 14 soru başlığı altında yanıtladı. İşte bu sorular ve yanıtları:
Verem hastalığını Mycobacterium tuberculosisisimli bir mikrop yapar. Bu mikrop, insanla tarih boyunca birlikte yaşamış bir mikroptur. Yavaş çoğalır ve vücudun bağışıklık sistemi tarafından öldürülmesi zordur.
Verem hastalığı, bağışıklık sistemi bozukluklarında daha fazla ortaya çıkar: Özellikle, AIDS hastalığı olan, anti-TNF ilaç kullanan, organ ya da kemik iliği nakli yapılan, uzun süre kortiko-steroid ilaç kullanan, böbrek yetmezliği ve diyabet hastalığı olan, yetersiz beslenen, sigara içen kişiler de verem hastalığı gelişme riski daha fazladır. Hastalığın yaygın olduğu ülkelerde sağlıklı insanlara da bulaşma riski fazladır. Ayrıca bulaşıcı verem hastalığı olan bir kişiyle uzun süre teması olan kişilerde de hasta olma riski yüksektir.
Bulaştırıcı hastalar akciğer ve gırtlak veremi olanlardır. Hastalık geçiren kişiden sağlıklı kişiye hava yoluyla bulaşır. Tedavi edilmeyen bir verem hastası bir yılda 3-10 kişiyi enfekte edebilir. Hasta kişinin havaya öksürme, hapşırma ve konuşma yoluyla saçtığı damlacıklar kurur. Geriye damlacık çekirdeği denilen gözle görülemeyecek kadar küçük parçası kalır. Havada serbest bulunan bu damlacık çekirdekleri verem mikropları taşır ve solunumla sağlıklı kişiler tarafından akciğerlere alınır. Verem hastası tedaviye başladıktan birkaç hafta sonra bulaştırıcı olmaktan çıkar.
Vücuda giren mikropların bir kısmını bağışıklık sistemi öldürür, yok eder. Mikropların diğer bir kısmı ise vücutta kalır, yerleşir. Bu durum, bazı testlerle (tüberkülin cilt testi, ya da kanda bakılan interferon gama salınım testleri) anlaşılır. Bu testler pozitif olursa “enfeksiyon” denilen durum görülür. Her tüberküloz enfeksiyonu, hastalık değildir, enfeksiyonu olanların küçük bir kısmı hastalanacaktır.
Verem hastalığı en çok akciğerleri tutar. Akciğer dışındaki organlarda da hastalık yapabilir. En sık, lenf bezlerinde, akciğer zarında, karın ve kalp zarında, karın içindeki organlarda, böbrekte, kemiklerde, omurgada, eklemlerde, beyinde, beyin zarında, kadın ve erkek üreme organlarında hastalık yapar. Nadir de olsa tüm vücudu tutan yaygın bir hastalık da yapabilir.
Verem hastalığının yakınmaları birkaç günde değil, haftalar aylar içinde ortaya çıkar. Tüm vücutta halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi, ateş ortaya çıkabilir. Hastalık akciğerleri tutarsa, öksürük, balgam, göğüs ağrısı, balgamda kan olabilir. Özellikle geçmeyen ve antibiyotiklerle iyileşmeyen öksürükte veremden şüphelenilmelidir.
Aşağıdaki şikayetlerden bir veya birkaçı varsa verem düşünülmeli ve gecikilmeden verem savaş dispanseri ya da bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.
Akciğer dışındaki organları tutan hastalıkta ise tutulan organa göre yakınmalar görülür. Örneğin lenf bezi tüberkülozunda hastalığın olduğu lenf bezinin büyümesi, böbrek tüberkülozunda idrarda iltihabın geçmemesi ya da kan görülmesi, kemik tüberkülozunda ağrı gibi belirtiler olabilir.
Hastanın yakınmaları ile başvurduğu doktor, hastalıktan şüphelenir. Hastanın çekilen akciğer filminde de kuvvetle veremi düşündüren bulgular görülür. Bunun üzerine hastanın iki veya üç gün özellikle sabahları vereceği balgamında verem mikrobu araştırılır. Balgam özel boyalarla boyanıp mikroskopta incelenerek mikrop saptanır veya balgam örneği özel bir besiyerine (kültüre) ekilir, mikrop varsa 15-45 gün sonra üreme tespit edilir. Balgamda doğrudan mikrobun gösterilmesi ya da kültürde mikrobun üremiş olduğu durumlarda diğer bulgularla beraber kesin tanı konulmuş olur. Akciğer dışı organları tutan verem hastalığında da ilgili organdan alınan örneklerde (idrar, yara akıntısı, beyin omurilik sıvısı gibi) verem mikrobu gösterilmeye çalışılır. Bazen de ilgili organdan alınan parçada patolojik inceleme yapılarak verem hastalığı tanısı konulur.
Tüberküloz hastaları, ilaç tedavisi ile yüzde yüz iyileşir. Tedavi için verem mikrobuna etkili 4 değişik ilaç bir arada kullanılır. İlaçlar verem savaşı dispanserleri tarafından ücretsiz verilir. Tedavinin aylık takiplerinde iyileşme görülünce 2 veya 3 ay sonra ilaçlar azaltılır. Toplam tedavi süresi en az 6 aydır. Hastalığın özelliğine ya da iyileşmenin durumuna göre tedavi süresi uzatılabilir. Tedavi konusunda yapılanlar Dünyada ve Türkiye’de standarttır. Her yerde aynı uygulamalar yapılır. Bunun için bilimsel çalışmalara dayanan rehberlerdeki bilgiler esas alınır. Tedavide hastanın eğitimi de önemlidir. Tedavinin başlangıç döneminde (ilk 2 ayda) hasta hızla iyileşir, yakınmaları çok azalır. Fakat, aralıklı çoğalan bazı mikroplar hala vücuttadır ve tedavi kesilirse yeniden çoğalıp hastalığın yenilemesine (nüks etmesine) neden olur. Bu nedenle yeterli süre ve uygun dozda tedaviyi kesmeden sürdürmek gereklidir. Bu yapılmadığı takdirde mikrop ilaçlara karşı direnç kazanacak ve tedavisi daha zor olan ve uzun süren dirençli tüberküloz gelişme riski artacaktır. Dirençli tüberküloz da hem hastanın tedavisi zorlaşacak hem de toplumda dirençli mikrobun yaygınlaşmasına neden olacaktır.
Tüberküloz hastalarının tedavi süresince düzenli ilaç içmelerini sağlamak çok önemlidir. Hastaların bir kısmı tedaviyi düzenli sürdürememektedirler. İlaçlara başladıktan kısa süre sonra hastaların klinik şikâyetleri azalır, iştahları artar ve kilo alırlar. İyileştiğini düşünen hasta ilaçları kesebilir veya değişik nedenlerle ilaçlarını içmez. Hangi hastanın tedaviyi yarım bırakacağını ya da düzensiz kullanacağını öngörmek olanaksızdır. Bu nedenle, her bir hastanın tedavisini düzenli bir şekilde yapmak ve tamamlamak için sağlık çalışanları çaba gösterir. Hastanın ilaçlarını düzenli içebilmesi için, doğrudan gözetimli tedavi (DGT) uygulanır. DGT, her doz ilacın bir görevli tarafından içirtilmesi ve bunun kayıt altına alınmasıdır. Doğrudan gözetimli tedavi, hastanın iyileşmesini garantilediği gibi bulaşmayı önleyerek toplumun korunmasını da sağlar. Doğrudan gözetimli tedavi uygulanacak yer ve zaman, hastanın isteğine uygun olarak, tedaviyi yapacak doktoru ile birlikte kararlaştırılır. Son yıllarda telekomünikasyon ve iletişim kanallarının artması sayesinde hastaların düzenli ilaç içtiklerinin kayıt altına alınabilmesinin bir diğer yolu da telefon veya bilgisayara yardımıyla görüntülü görüşme yapılarak Video gözetimli tedavi (VGT) uygulamasıdır.
Hastanın tedavisi sürerken belirli aralıklarla, genellikle ayda bir doktoru tarafından kontrolleri yapılır. Kontrolde ilaç içmede sorunlar, yan etkiler, tedavinin etkisi gibi temel konular değerlendirilir. Hastanın eğitimine devam edilir. Tedavinin sonunda hastanın balgamında mikrop olmadığı gösterildikten sonra ilaçları kesilir, tavsiyelerde bulunulur.
İlaca duyarlı verem mikrobu o ilaçla ölür. Bir ilaca dirençli verem mikrobu ise, o ilaçla ölmeyen mikroptur. Mikrobun genetiğindeki değişiklikler (mutasyonlar) ilaca dirençli olmasını sağlar. Bazı ilaç dirençlerinde normal tedavi değiştirilmeyebilir. Bazı ilaç dirençlerinde ise yeni ilaçlarla tedavi gerekir. Bu konuda hastanın doğru tedavisine, tedaviyi yapan hekim karar verir. Eğer dirençli hastalık var ve tedavide yeni ilaçlar gerekiyorsa, hastanın İstanbul, Ankara ve İzmir’de bu hastalarla ilgilenmek üzere uzmanlaşmış göğüs hastanelerine sevki gerekir. Çünkü bu illerdeki 4 hastane bu konuda bilgilidir ve yetkilidir. Hastanede başlanan tedaviyi, hastanın ilindeki verem savaşı dispanseri sürdürür. Dirençli tüberküloz tedavisinde çok sayıda ilaç kullanılır. İlaç kullanma süresi iki yıla kadar sürebilir. Pahalı olan bu ilaçları Sağlık Bakanlığı ücretsiz vermektedir. Unutulmamalıdır ki dirençli tüberkülozun en önemli sebeplerinden biri ilaçlarını tam ve eksiksiz kullanılmaması sonucunda mikrobun ilaçlara karşı direnç geliştirmesidir.
Bulaştırıcı hastaların erkenden tanısı ve tedavisini yaparak bulaşmalarının sona ermesini sağlamak tüm toplum için çok önemlidir. Verem mikrobu ile hastalanma riski taşıyan kişilere koruyucu tedavi verilir. Hastalanma riski taşıyanlar şunlardır:
Hastalanma riski taşıyanlara koruyucu tedavi 6 ay süreyle bir tek ilaçla yapılır. Verem savaşı dispanserleri bu tedaviyi de izlerler. Koruyucu tedavi, hastalanma riskini yüzde 90’a varan oranda önler. BCG aşısı, veremden korunmak için kullanılan tek aşıdır. Yeni aşı çalışmaları vardır, fakat henüz etkili bir yeni aşı bulunamamıştır. BCG aşısı ülkemizde bebek 2. ayını bitirdikten sonra yapılır. Eğer yapılmadı ise 6 yaşa kadar yapılabilir. Altı yaştan sonra yapılmaz.
Tüberküloz hastası ile aynı evde kalanlar, aynı kapalı mekanlarda uzun süre vakit geçiren kişilere temaslı kişiler denir ve bu kişiler mutlaka muayene edilir. Temaslı muayenesinde verem hastalığı araştırılır. Verem hastalığı varsa tedavi edilir. Eğer hastalık yoksa koruyucu tedavi için değerlendirilir. Gerek duyulanlara koruyucu tedavi verilir. Temaslılara aynı zamanda verem hastalığı konusunda eğitim de verilir.
s